AK Parti Sözcüsü Çelik: 'Rejime verilen süre dolduğunda TSK üzerine düşen görevi yerine getirecektir'

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Bütün hazırlıklar tamamlanmıştır. Rejimin kendi hattına çekilmesi için gerekli süre dolduğunda TSK verilen emirler çerçevesinde üstüne düşen vazifeyi yerine getirecektir. Türkiye'nin buradaki kararlılığı kimsenin sorgulayacağı…

Meydan Türkiye

AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin milletvekilleriyle bir araya geldiği kahvaltı sonrasında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Gündemlerinde pek çok iç ve dış politika konularının olduğunu söyleyen Çelik, "İdlib'de şehitlerimiz var. İdlib ve Suriye'de her gün ortaya çıkan gelişmeler bizim terörle mücadelemizin ve milli güvenliğimiz için yaptığımız bu operasyonların ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor. Orada oluşturduğumuz 30 kilometrelik derinlik, sınırımızın dibinde bir terör devletçiğinin kurulmasını engellemek için zaruriydi. Bu terör devletçiği darmadağın edilmiştir. DEAŞ ile mücadele görüntüsü adı altında orada PKK bağlantılı bir terör devletçiği oluşturulmaya çalışılıyordu. PYD terör örgütü herkesle çeşitli bağlantılar kurmaya çalışarak oradaki amaçlarına ulaşmaya çalışıyor. Türkiye'nin bu örgütle mücadelesi milli güvenliği için zaruri bir mücadeledir. Bu mücadeleyi sınır ötesinde yapmazsak sınırlarımızın içinde yapmak zorunda kalacağız. Ortaya koyduğumuz bu mücadele milli güvenliğimizi temin etmek için ne kadar doğru bir iş yaptığımızı açık bir şekilde gösteriyor" diye konuştu.

"Bütün hazırlıklar tamamlanmıştır"

Türkiye'nin Suriye'deki iç savaştan dolayı ölümden kaçan vatandaşları misafir etmesiyle büyük bir yükü taşıdığını ifade eden Çelik, Türkiye'nin bundan sonrasını kaldıracak gücünün olmadığını kaydetti. İdlib'de rejimin saldırıları neticesinde 1 milyona yakın kişinin hareketlendiğinin görüldüğünü bildiren Çelik, Suriye'de yürütülen mücadelenin Türkiye'yi bu göç dalgasından korumak için de yürütüldüğünü kaydetti. Türkiye'nin İdlib'deki kararlılığının kesin ve tereddütsüz olduğunu vurgulayan Çelik, "Bütün hazırlıklar tamamlanmıştır. Rejimin kendi hattına çekilmesi için gerekli süre dolduğunda TSK verilen emirler çerçevesinde üstüne düşen vazifeyi yerine getirecektir. Türkiye'nin buradaki kararlılığı kimsenin sorgulayacağı bir kararlılık değildir. Milli güvenliğimizi doğrudan ilgilendirmektedir. 'Siz sadece İdlib'de bazı noktaları bulundurun, ama onun etrafını rejim sarsın, sizin İdlib'deki gözlem noktalarınızın etrafı rejim tarafından kuşatılsın' gibisinden yaklaşımı, rejimin saldırganlığını ve işgalciliğini bu şekilde kabul edemeyiz" şeklinde konuştu.

Çelik, Hocalı Katliamı'nın 28. yıl dönümüne gelindiğini anımsatarak, "Burada yüzlerce insan hayatını kaybetti. Oradaki belgeler ve görüntüler, yapılan çalışmalar bunların hunharca belli bir katliam amacıyla yakın mesafeden vurulduğunu gösteriyor. Bu hepimiz için çok büyük acıdır. 150 kişi hala kayıptır. Bu acıyı Türkiye'de Azerbaycanlı kardeşlerimizle her yıl anıyoruz. Hocalı İçin Adalet Platformu'nun yanında olduğumuzu, Azerbaycan'a tam destek verdiğimizi bir kere daha buradan ifade etmek istiyoruz" dedi.
28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümüne gelindiğini kaydeden Çelik, "Türk siyasi tarihi için en vahim, en utanç verici dönemlerden bir tanesi. Milli iradenin gasp edildiği, milletin güvenliğinin sağlanması için verilen silahların millete doğrultmakla tehdit edildiği bir dönem. Bütün bir neslin önemli bir kısmının hayatlarının çalındığı, bunun siyaset üzerinde vesayet kurularak, demokrasi ve hukukun tüm ilkelerinin gasp edilmesiyle ortaya konulduğu bir dönem. O dönemlerle ilgili görüntüler, çeşitli kesimlerin ömür boyu taşıyacağı utançlar olarak siyasi hafızamızda yerini koruyor" ifadelerini kullandı.

"Yüce Meclisi hedef alan her girişim ve her söylem açık şekilde bir vesayet girişimidir"

Çelik, "Son günlerde 28 Şubat'taki vesayet söylemlerini ve girişimlerini hatırlatır şekilde ortaya çıkıp bir takım söylemler kullananları bu durumu iyi değerlendirmesi lazım. 1960 ihtilalinden sonra en önemli suçlamalardan bir tanesi yüce Meclise karşı anayasaya aykırı bir yasa çıkardığı şeklindeydi. Bu şekildeki suçlama aslında darbenin bahanesini oluşturma girişimlerinin önemli özelliklerinden bir tanesiydi. Yine yüce Meclisin hedef alınması, aynı şekilde bir takım girişimlerin ortaya çıkması bize o günleri hatırlatıyor. Yüce Meclisi hedef alan her girişim ve her söylem açık şekilde bir vesayet girişimidir" değerlendirmesinde bulundu.

"Korona virüs konusunda Türkiye'nin önlemleri en üst düzeydedir"

Korona virüsüne yönelik alınan tedbirlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, "Bu partimizin gündemindedir. Çin'den sonra ülkemizin etrafında yeni kaynak ülkeler oluştu. Bu yeni kaynak ülkelerin etrafımızda olmasından dolayı da yeni tehditler söz konusudur. Sağlık Bakanlığımız en üst düzeyde tedbirler alıyorlar. Dünya Sağlık Örgütü henüz bir takım tedbirler açıklamadan önce bile Türkiye bu tedbirleri aldı ve etkili bir şekilde ortaya koydu. 81 ilde kurulan referans hastaneler, aynı şekilde sahra hastanelerinin kurulması Bilim Kurulu'nun tavsiyeleriyle oluşuyor. Sağlık Bakanlığının verdiği direktiflere uyulması önemlidir. Bir gazeteci havaalanından giriş yapıyor, 'hiçbir tedbir yok' diyerek sorumsuzca bir tweet atıyor. Halbuki termal kamera görüntüleri var. Korona virüsüyle ilgili çalışmaları en üst düzeyde sürdürüyoruz. Asıl tehlikeli olan bu panik virüs dediğimiz şeydir. Panik virüsünün yayılması, panik virüsünün yayılmasına gayret edenler bütün bunlara zarar vermiş oluyorlar. Korona virüs konusunda Türkiye'nin önlemleri en üst düzeydedir" dedi.

"Cumhurbaşkanımızın Putin ile görüşmesi bir dönüm noktası olacaktır"

Çelik, Erdoğan ve Putin arasında 5 Mart'ta gerçekleşmesi planlanan görüşmeye ilişkin, "Kesin bir şey söyleyemeyiz ama Cumhurbaşkanımız bu görüşmede Türkiye'nin tezlerini net bir şekilde ortaya koyacaktır. Şimdiye kadarki görüşmelerden arzu ettiğimiz sonuç çıkmadı. Bize sunulan teklifler, Türkiye'nin tezlerini karşılayan teklifler değil. Rejimin oldu bitti ile orada bir durum ortaya çıkardıktan sonra 'buradan geri çekilmem, bu benim güvenliğim için gereklidir' demesi Türkiye açısından kabul edilebilir değildir. Bunu Rusya'nın da kabul etmemesi gerekir. Bu Soçi Mutabakatı'na aykırıdır. Kuşkusuz harekete geçmek için Cumhurbaşkanımızın Putin ile görüşmesi bir dönüm noktası olacaktır" şeklinde konuştu.

Çelik, "HTS kayıtlarının açıklanması" tartışmalarına yönelik, "Darbe gecesi bütün yetkililere karşı FETÖ suikast girişiminde bulunurken kendilerine ne için konforlu bir geçiş alanı açıldığını kamuoyuna açıklamaları gerekir. Cumhurbaşkanımız öldürülmek istenmiştir, Meclis bombalanmıştır, siyasi partiler hedef alınmıştır. Sadece bir kişiye konforlu geçiş alanı oluşturuldu, o da CHP Genel Başkanı. Yargı süreci devam ediyor. Bu yargı süreci devam ettikçe, HTS kayıtları yargının yetki alanındadır. Yargı süreçleri içinde HTS kayıtları ortaya çıktıkça çok konuşan, Cumhurbaşkanlığı makamını FETÖ ile yan yana zikreden, arkadaşlarımızı bu terör örgütüyle zikreden bazılarının çok mahcup olacağından eminiz" değerlendirmesinde bulundu.

"Cumhurbaşkanımız ve Bahçeli arasında iletişim kanalları açıktır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli görüşmesine ilişkin açıklamalarda bulunan Çelik, "Cumhur İttifakı güçlü bir şekilde yoluna devam ediyor. Terörle mücadele, İdlib'deki mücadele başta olmak üzere pek çok konuda vermiş olduğu güçlü destek için Bahçeli ve MHP'ye teşekkür ediyoruz. Bu temel milli meselelerde tam bir mutabakat vardır. Cumhurbaşkanımız ve Bahçeli arasında iletişim kanalları açıktır. Bugün de yüz yüze bir araya gelerek dış politika konuları ve diğer meseleler görüşülecektir" şeklinde konuştu.
Çelik, Kılıçdaroğlu'nun "Suriye toprağında gözünüz var" ifadesine ilişkin, "'Suriye toprağında gözünüz var' ifadesi net bir şekilde Esad rejiminin sözcülerinden duyduğumuz bir cümledir. Ben tamamen politik bir mesele olmadığını düşünüyorum. Tamamen Türkiye karşıtı, Türkiye'nin karşısında duran, Türkiye'nin hasımlarından yana tutum alınan genel bir yaklaşım var. 'İdlib topraklarında gözünüz var' gibisinden ifade Türkiye'de hiçbir siyasetçinin söylememesi gereken bir ifade. Çünkü bu Türkiye düşmanlarının söylediği bir ifade. Türkiye'nin düşmanlarının söylediği bir ifadeyi nasıl olur da Türkiye'deki bir partinin genel başkanı söyler? Bunun neresi ahlakidir?" eleştirisinde bulundu.

"Mehmetçik anayasa ve demokrasiye sadakatle bağlıdır"

Çelik, "28 Şubat'ın yıl dönümünde 28 Şubat dönemindeki, ta 60 ihtilalindeki yüce Meclisin nasıl aşağılandığını uzun uzun anlatabilirim. Şimdi çıktı bir emekli general, Meclisin çıkardığı bir kanunun, önergenin altında imzası olan milletvekillerini FETÖ ile yan yana zikretti. O tartışmalardan bugünkü HSK'ya yönelik tartışmalara dönük olan Kılıçdaroğlu'nun tavrının tesadüf olmadığını değerlendiriyoruz. Emekli generalin yaklaşımına kim destek verdi? Kılıçdaroğlu destek verdi. CHP'li arkadaşlarımızın bu tabloyu iyi düşünmeleri lazım. Arkasından bir gelişme geldi, FETÖ'nün öldürmek istediği Cumhurbaşkanımıza 'FETÖ'nün siyasi ayağı' gibisinden çirkin bir ifadede bulundu. Hemen eş zamanlı olarak TSK'yla ilgili olarak darbe söylentileri çerçevesinde İdlib'de kahramanca mücadele eden TSK'nın dikkati dağıtılmaya çalışıldı. TSK'nın başta genelkurmay başkanı olmak üzere kuvvet komutanları, ordu komutanları, Mehmetçik anayasa ve demokrasiye sadakatle bağlıdır" ifadelerini kullandı.

"AK Parti olarak bunların tesadüf olduğunu değerlendirmiyoruz"

Kılıçdaroğlu'nun HSK'ya yönelik sert sözlerine ilişkin ise Çelik, "Maalesef zikretmekten bile utanç duyulması gereken 'alçak', 'köleler' gibisinden bir takım ifadeler kullanıyor. Kılıçdaroğlu'nun sistematik bir şekilde saldırması 28 Şubat'ın yıl dönümünde tekrar tekrar vesayet günlerinde kullanılan metotları hatırlamamızı gerektiren sistematik bir faaliyet olarak gözüküyor. Biz bunları çok iyi biliriz. Bunlarla çok mücadele ettik, yöntemlerini, yaklaşımlarını, tutumlarını biliriz. Meclisi gayrimeşru ilan etmeye çalışıyorlar, Cumhurbaşkanlığı makamının meşruiyetine saldırıyorlar, silahlı kuvvetlerin verdiği mücadeleye saldırmaya çalışıyorlar. Şimdi geldi 15 Temmuz gecesi güçlü bir duruş gerçekleştirmiş bir geleneğe sahip olan yüksek yargı kurumuna saldırıyorlar. Biz AK Parti olarak bunların tesadüf olduğunu değerlendirmiyoruz" dedi.