28 Şubat mağduru Prof. Dr. Ömer Karahan: 'Allah o günleri bir daha yaşatmasın'
28 Şubat postmodern darbe döneminde Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesinde görev yapan Prof. Dr. Ömer Karahan o süreçte yaşadığı zor günleri anlatarak, “28 Şubat sürecinde mağdur olan sadece kadınlar değil,…
Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında görev yapan Prof. Dr. Ömer Karahan, 1988-2001 seneleri arasında Selçuk Üniversitesi'nde görev yaptığı sırada, 28 Şubat postmodern darbe dönemindeki başörtüsü yasağına tepki gösterdiği gerekçesiyle, yayınladığı basın açıklaması üzerine kamu görevinden ihraç edildi. Uzun yıllar boyunca üniversite dışında görev yapmak zorunda kaldığını belirten Karahan, 2006 yılında çıkan disiplin affı yasasına rağmen görevine dönemedi. Karahan bunun üzerine başlattığı hukuk mücadelesinin, 2019 yılında lehine sonuçlandığını ancak yaşadığı zor günleri unutamadığını dile getirerek, “Allah o günleri bir daha yaşatmasın” dedi.
“Bin sene devam edecek dediler, yanıldılar”
Karahan, postmodern darbe sürecinde uygulanan başörtü yasağının zulüm olduğunu ve zulme boyun eğmeyerek mücadele ettiğini kaydetti. Karahan, “28 Şubat süreci, daha çok başörtülü kızlarımızı, öğrencilerimizi ilgilendiriyor gibi görülüyor ama o süreçte mağdur olan sadece kadınlar değil. Aslında bakarsanız Türk milletinin inancına taalluk (ilgili) eden bir saldırıdır. Bin sene devam edecek iddiasındalardı ama sonuç alamadılar. O zamanlar ben dedim ki, ‘Burası Konya, burası Selçuk Üniversitesi, başörtüsü yasağı bize yakışmaz' diyelim. Ortaya ona göre bir tavır koyalım istedim. ‘Bu günler kara günler olarak anılacak' dedim. Ama kabul etmedi arkadaşlarımız. Ben çeşitli açık mektuplarla, basın toplantılarıyla başörtüsü yasağının bir zulüm olduğunu ve bu zulmün bize yakışmadığını ifade ettim. Sonucunda ise ‘kamu görevinden ihraç' cezasıyla cezalandırıldım“ şeklinde konuştu.
“Oğluma hocalık yapma hakkımı elimden aldılar”
Sürecin kendisini oldukça yıprattığını dile getiren Karahan, hayatında derin izler bırakan yansımaların olduğunu belirterek, “Ben üniversite dışında 11 sene çalışmak mecburiyetinde kaldım. Üniversiteden ayrılınca özel hastanede görev yapmak durumunda kaldım. Ama çok derin iz bırakan şeyler de oldu. Bunlardan birisi, benim ihraç edildiğim dönemde oğlum da tıp fakültesi öğrencisiydi. Benim, oğluma hocalık yapma hakkımı elimden aldılar. Bugün bile ağrıma gidiyor. Benim çocuğuma ders anlatacağım senede beni ihraç ettiler. 2006 yılında disiplin affı yasası çıktı. Ama af çıkmış olmasına rağmen ben yine üniversiteye geri dönemedim. O zamanki FETÖ işbirlikçisi rektör ve tıp fakültesi dekanı beni üniversiteye geri döndürmediler” dedi.
O dönemde unvanlarının geri alınmasına ilişkin çıkan haberleri reddeden Karahan, “O dönem ‘unvanın geri alınması' diye, hukukta yeri olmayan bir şey gündeme geldi. Ama unvanı geri almak diye bir şey söz konusu değil, kanunda böyle bir şey yok” ifadelerine yer verdi.
“Süreci yüz akıyla tamamladık”
Karahan davanın 19 yıl gibi uzun bir aradan sonra sonuç verdiğini anlatarak, “Ben 6 yıl sonra, 2012 yılında mahkeme kararıyla ancak dönebildim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) bu konuda bir dava açtık. Maalesef 2019 yılında karar alınabildi. 3 bin avro tazminat ile dava lehimize hükmedildi. O dönemde ben başta eşim olmak üzere aile fertlerime çok teşekkür ediyorum. Aile olarak çok büyük şeyler yaşadık, travmalar atlattık. Ama süreci yüz akıyla tamamladık. Allah o günleri bir daha yaşatmasın” şeklinde konuştu.